..




 

Bu durum, müşriklerin mağaranın uzun süredir kullanılmadığı düşüncesine kapılmasına yol açmış ve güvercinlere özel bir sevgi beslenmesine neden olmuştur. Bu sebeple, evimizin balkonuna veya bir köşesine bir kumru yuva yapacak olsa büyük bir sevinç duyarız. Kuş bilimcilerin kumrularla ilgili araştırmaları da bu sevgiye ayrı bir boyut katmaktadır. Genellikle birbirini severek evlenen çiftler “kumrular gibi” diye nitelendirilir. Bunun nedeni, kumruların asla eş değiştirmemeleridir. Hangi koşulda olursa olsun, hiçbir kumru başka bir kuşun yuvasına girmezmiş. Kumrular, bulundukları ortama her zaman uyum sağlarlar, eşlerine asla kötü davranmazlar ve onlardan başkasına ilgi duymazlarmış. Kumruların eşlerine olan bağlılıkları adeta destansı bir aşk hikayesidir. Eşlerden biri ölürse, diğeri hayat boyu bir daha eşleşmez, eşinin yokluğunun yasını tutarak mutsuz bir yaşam sürermiş. Biz insanlar gibi evlilik için ev, araba, eşya gibi dertlere düşmezler, birkaç dal parçasıyla basit bir yuva yaparlarmış. Senede iki yumurta yumurtlayıp yaklaşık 15 gün kuluçka süresinin ardından yavrular 18 gün sonra uçarlarmış. Kumruların ortalama ömrü bir yıl olduğu için, bir seferde sadece iki yavru yaparak onları besleyip büyüterek hayatlarını sürdürürlermiş. Kumruların birbirleriyle tanışması “guguk” sesiyle başlar, erkek dişiyi takip eder ve çiftleşme gerçekleşirmiş. Ondan sonra da birbirlerinin yanından ayrılmazlarmış. Aşklarının meyvesi olan yavrularını, güvercin sütü denilen özel bir salgıyla gagadan gagaya aktararak beslerlermiş. Kumruların yuvalarını ıssız olmayan ve insanlara yakın yerlere kurmasının nedenini yaşadığım bir olayla anladım. İki kumru önce “guguk” sesleriyle evin balkonuna birkaç gün gelip gittiler. Sanki keşif yapıyor gibiydiler. Uygun yeri belirledikten sonra dallar toplamaya başladılar. Dişi kumru iki yumurta yumurtladı. Gece ve gündüz nöbetleşe olarak birkaç gün dişi ve erkek kumru yumurtaları korudular. Sonra ana kumru, yumurtaların üzerinde sürekli olarak birkaç dal parçasıyla yaptığı yuvasında oturdu. Erkek kumru ara sıra gelip “guguk” diliyle konuşuyorlardı, farklı bir muhabbetle… Bir sabah uyandığımda yuvanın darmadağın olduğunu, ne yumurta ne de kumru olduğunu gördüm. Çok üzüldüm, internette araştırma yaptım ve acı gerçeği öğrendim. Meğer insanlar arasında yuva yıkmayı alışkanlık haline getiren, başkalarının mutluluğuyla oynamayı zevk edinen kötü insanlar gibi hayvanlar dünyasında da kötülük yapıp yuva yıkan türler varmış. Yabani bir kuş türü, kumru yuvalarını gezermiş. Fırsatını bulduğu bir anda saldırıp, önce kumruyu yuvasından uzaklaştırır, sonra da neredeyse doğmak üzere olan yumurtaların içindeki kumru yavrularını kaçırıp yermiş efendim. Çok üzüldüm ama hayatın gerçekleri bunlar. Bazen Tanrı kullarına ibretlik olaylar gösterir, belki biz kullar ders çıkarırız diye. Değerli dostlarım, evlilik hayatına başlarken de yuvayı kurduktan sonra da aile bireylerinin kumrulardan alacağı çok ders olduğuna inanıyorum. Kumrulardan sevgi, ahlak ve dayanışma konularında dersler çıkarmamızın faydalı olacağı kanaatiyle bu kumru yazısını kaleme aldım. Kumrular gibi eşlerinize aşık olun, yuvanıza sadık kalın, kısacık ömrünüzü anlamlı kılın. O zaman hayatın ne kadar güzel olacağını göreceksiniz.
..


. ..