..




 

Ayrıca, ana şok ve artçı depremlerin dağılımı incelendiğinde, bu hareketliliğin belirli bir fay düzlemiyle sınırlı kaldığı, fakat gerilmenin daha çok Orta Marmara Çukuru yönünde yoğunlaştığı tespit edildi. Fayın Büyük Bölümü Henüz Harekete Geçmedi Marmara Deprem Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Cenk Yaltırak, depremin Marmara Denizi’ndeki Kumburgaz segmentinin sadece 20 kilometrelik kısmında meydana geldiğini ifade etti. Segmentin toplam uzunluğunun 80 kilometre olduğunu belirten Yaltırak, "Fayın yalnızca küçük bölümünde yaklaşık 30 santimetrelik bir hareket yaşandı. Halbuki aynı bölgede 3,7 metrelik bir gerilim birikmiş durumda. Bu, büyük depremin habercisi değil ama 'Stres boşaldı.' demek de yanlış. Fayın büyük kısmı hala yerinde duruyor." dedi. Aynı Anda Kırılan Üç Farklı Fay Prof. Yaltırak, tarihsel verilerden yola çıkarak çoklu fay kırılmalarının artık daha net anlaşılabildiğini belirtti. "1999 İzmit depremi örneğinde olduğu gibi tek bir deprem değil, üç ayrı fayın aynı anda kırılmasıyla oluşan bir dizi deprem yaşadık. İlk büyüklük ölçümleri 7,4'tü ama moment hesapları 7,5'i buldu. Üstelik o gün Düzce kırılmadı, o da bir ay sonra kırıldı. Eğer aynı gün kırılmış olsaydı, bugün yaşadığımız yıkım çok daha büyük olurdu." ifadelerini kullandı. Bu tür ardışık kırılma senaryolarının 2023 Kahramanmaraş depremlerinde de gözlemlendiğini hatırlatan Yaltırak, Türkiye’deki büyük depremlerin genellikle zincirleme şekilde gerçekleştiğini ve bu durumun depremlerin etkisini daha da artırdığını vurguladı. Farklı fay segmentlerinin peş peşe kırıldığı senaryonun “en kötü senaryo” olarak değerlendirilmesi gerektiğini sözlerine ekledi. "7,8 Potansiyeli Bilimsel Bir Ölçüm" Prof. Dr. Yaltırak, Marmara Denizi için sıkça dile getirilen 7,8 büyüklüğündeki olası depremin, korku yaratma amacı taşımadığını, tamamen bilimsel mühendislik hesaplarına dayandığını belirtti. Bu büyüklükteki bir depremin keyfi olarak öne sürülmediğini vurgulayan Yaltırak, "Bu sayı, bilimsel olarak yapılmış doktora çalışmalarıyla, moment hesaplarıyla, fay uzunluklarıyla hesaplandı. Yani bu rakamın arkasında ciddi bir akademik emek, yüzlerce uzmanın çalışması var. Mühendis olarak görevimiz, toplumun karşı karşıya kalabileceği en büyük riski tanımlamaktır." diye konuştu. Depreme karşı alınacak önlemlerin hayati olduğunu belirten Yaltırak, şu örneği verdi: "Bir kova düşünün, dört gözlü. Bu kovanın içi doluysa, dört parça da bir anda boşalabilir. Ya hepsi boşalırsa, biz ona göre önlem almazsak ne olur? Bir segment kırılırsa 7,1 olur, diğeri de kırılırsa 7,4, üçü kırılırsa 7,6, dördü kırılırsa 7,8. Eğer siz 7,1'e göre şehirlerinizi tasarlarsanız, 7,8 olursa ölürsünüz ama 7,8'e göre hazırlarsanız, 7,1 olursa bir şey olmaz. Bu kadar basit. Toplumun bunu anlaması lazım." "İnsanlar Duymak İstediğini Dinliyor" Depremler konusunda toplumda birçok yanlış algının olduğunu ifade eden Yaltırak, kendilerinin bilimsel verilerle doğru bilgiyi sunmaya çalıştıklarını söyledi. Sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama insanlar duymak istediklerini dinliyor. Bu, bilimden uzaklaşma hali. İnsanlar gerçekleri konuşanlara değil, kendilerini rahatlatanlara inanıyor ama gerçek şu ki doğanın keyfi yok. Unutuldukça deprem hatırlatıyor kendini. 'Yarın Marmara'da 6,5 büyüklüğünde bir deprem olmayacak.' diyemem. Olursa da bilmiş olmam. Bu bir tahmin değil, bir risk yönetimi meselesidir. Bizim görevimiz, en büyük riski tanımlayıp buna karşı kentsel dönüşüm planlamak, afet senaryosu üretmek."
..


. ..