..




 

2000 yılının aralık ayıydı ve ben, kâğıttaki küçük boşluğu çiçekle dolduran Selim’in, hayatındaki en büyük boşluğu da çiçekle doldurmaya çalıştığını öğrendim. Üç ay önce bir trafik kazasında annesini kaybettiğini ve o günden beri, babasıyla, hiç aksatmadan her cuma günü annesinin mezarını ziyaret edip mezarlığa çiçek diktiklerini... Önceki gece babası duymasın diye yüzünü yastığa gömerek sabaha kadar hıçkırdığını... Ve üniversiteden alınan diplomayla öğretmen olunamayacağını... Hepsini, hayatımın o en serin aralık sabahında öğrendim... “Öğretmenlik sabah gidip öğlen geldiğin, cumartesi, pazar, sömestr ve yazın tatil yaptığın bir meslek değildir. Öğretmenlik Anne olmaktır. Baba olmaktır. Abi olmaktır.. Kısacası İnsan olmaktır... “İnsan gibi insan öğretmenlerimizin önünde saygı ile eğiliyorum.”
..


. ..